Ceren Hindistan Posta Gazetesi'ne verdiği röportajda "Kimse anneliğimi sorgulayamaz" dedi

mirmir

Member
Model Ceren Hindistan 'çocuğunu tedavi ettirmeyen anne' haberiyle iki haftadır gündemde. Hastane, 2,5 yaşındaki kızı Arya'nın kanser tedavisini yarıda kestiği iddiasıyla Ceren Hindistan'a dava açtı. Yaşananlarla ilgili Posta Gazetesi Ceren Hindistan ile bir röportaj yaptı. Bir annenin çocuğunun tedavisi ile ilgili bu durumda bırakılması çok üzücü. İnşallah rabbim çocuğuna şifa verir.

Röportajin asagida paylaşıyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz hanımlar?

Ceren Hindistan: "Hamileyken kemerle dayak yedim"
Son dönemde 2,5 yaşındaki kızı Arya'nın kanser tedavisini yarıda kestiği iddiasıyla gündeme gelen Ceren Hindistan sessizliğiniz bozdu. Hindistan, merak edilenleri Posta'dan Oya Çınar'a anlattı. İşte Hindistan'ın açıklamaları:


27 Ekim gecesi Arya yoğun ateşle birlikte kusmaya başladı. Sabah 5'te apar topar Ataşehir'deki hastanenin aciline gittik. Hemen ultrasona aldılar. Sonrasında anestezi verildi ve MR'a girdi. Böbreğinde tümör olduğunu söylediler. Dünyam başıma yıkıldı. Çünkü daha önce en küçük bir belirtisi yoktu. Çok sinsi ilerleyen bir hastalıkmış. Son raddeye gelmeden anlaşılmıyormuş. Bizi ambulansla Şişli'deki Onkolji kliniğine yönlendirdiler. Orada Arya'nın enfeksiyonlu olduğu ve kalbinin durma noktasında olduğu söylendi. Antibiyotikle enfeksiyonu düşürmeye çalıştılar. Çünkü tümör kendi içinde kanama yapıyordu. Biran önce çıkartılıp alınması gerekiyordu.


Çaresizce babasını aradım hemen. Ağlayarak, "Ümit çık gel, Arya kansermiş" dedim. Sonra da yanlış tanı konulduğu söylendi bize. "Hastalık birinci evrede. Yüzde 95 yaşama şansı var. Korkulacak hiçbir şey yok " dediler. "Allaha şükürler olsun" deyip odamıza yerleştik. Babamız ne yazık ki o gün akşam üzeri gelebildi. Beyefendi grand tuvalet giyinmiş, parfümlerini sıkmış, kösele ayakkabılarıyla, çıktı karşımıza. Bir saat durup gitti. Bir gece bile refakatçi olarak kalmadı. Hep arkadaşım Çiğdim yanımdaydı. Neyse... İki gün sonra doktorlar babasıyla beni karşılarına alıp, "Biz 1. Evre sanıyorduk, MR görüntülerini inceleyince 3. evrede olduğunu anladık. Yüzde 50 yaşama şansı var" dediler.

Fenalıklar bununla bitmiyor. Biyopsi yapacağız dediler. "Küçücük çocuğa nasıl biyopsi olur" dedik. Üçüncü gün tekrar karar değiştirildi. İlk gün incelenmesi gereken MR görüntülerinin daha yeni incelendiğini anladık. Bu sırada Arya ünite ünite kan alıyor. Antibiyotik alıyor. Kalbi durmasın diye dil altları alıyor. Hala karar yok. En sonunda, "Enfeksiyonu kurutacağız, kemoterapiyle tümörün hacmini küçültüp sonra böbrekle beraber alacağız" dediler. Teşhisten bir buçuk ay sonra ameliyat edildi Arya. Bunların hepsi kayıt altında


Kemoterapiye devam edildi. Aynı anda radyoterapi alıyordu. Sonunda 10 kiloya düştü. O kadar ishal oldu ki vücudunda su kalmadı çocuğumun. Zaten tek böbrekle yaşıyordu. Başka onkologlara danıştım. İnanmadılar, ishalken tedaviye devam edildiğine. Arya'nın o hallerini ben internete bile koymadım. Buyurun siz bakın, (telefonla fotoğrafını gösteriyor).

Onkoloji katını bilirsiniz. Kemoterapi alan hastaların yanına kimseyi almazlar. Sürekli steril edilir. Bizim onkoloji katımıza beta virüslü hasta alındı. Hemen hemşirenin yanına koştum. Orada dosyaları da görünce emin olduk. Ancak görevlilerle kavga ettikten sonra bizi başka kata aldılar. Orada hepsine şahit olan tanıklar var. Hastane kayıtlarında görüntüler de vardır zaten.

Birbirimize girdik. İki hafta sonra yine bir hasta geldi. O da faranjitmiş. Bunun üzerine yok artık dedim ve çocuğumu aldığım gibi hasta ilişkilerine indim. Başhekimle görüşmek istedik. Kimse bizi başhekimle görüştürmedi.

Hastanenin profesörlerinden biri "Bu hep oluyor. Siz bunu başarırsanız bir ilki gerçekleştireceksiniz. Sessiz kalmayın" dedi. Müdahale etmeseydik Arya orada enfeksiyonlu hastalarla kalmaya devam edecekti. Hangi birini anlatayım? En kötüsü, cerrahi katındaki hemşire damar yolunu bulamadığı için Arya'nın eli kangren oldu. Doktor 20 dakika gelmedi. Elim ayağım titreyerek "Lütfen birisi gelsin" diye bağırdım (ağlıyor). Ertesi gün boynunda katater enfeksiyonu oluştu. Tüm bunların üzerine, "Yeter artık" deyip, imza vererek hastaneden çıkış yaptım. Aslında imza verince hastanenin dava açma hakkı yokmuş. Çünkü sorumluluğu ben almış oluyorum.

Ben orada yaşadığımız her şeyi kaydettim. Ve çıkışımı yaparken, "Bu işin peşini bırakmayacağım, haberiniz olsun" dedim. Akıllarınca kendi ihmallerini ve hatalarını beni karalayarak kapatmanın peşine düştüler. Arya şu an çok sağlıklı. Bununla ilgili tüm raporlarımız var. Ameliyat sonrası, virüsü atlatma sürecini geçirdikten sonra her şey yavaş yavaş yoluna girdi. Ama sürekli kontrol altında tabii.
 
Üst