Doğumunuzu nasıl alırsınız? Normal doğum mu Sezaryen mi?

aysegul16

Active member
Anne adayları 9 ay boyunca aynı sorunun yanıtını ararlar; ‘Doğumum nasıl olacak?' İlk sezaryenin üzerinden tam 4 asır geçti. Geçen süre içinde doğum şekilleri çeşitlendi; Normal, sezaryen, ağrılı, ağrısız, acılı, acısız...

Tecrübeli annelere ‘Hamile kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren kafanızı en fazla meşgul eden konu neydi?' diye sorsam çoğunluk ‘doğumun nasıl gerçekleşeceği konusuydu' yanıtını verir. Hele anne adayının karnı biraz büyümeye başlamışsa ve doğacak bebeğin cinsiyeti de belli olmuşsa en çok bu sorunun yanıtı için kafa yorulur. Artık doğum yapılacak hastaneyi ve doktoru belirlemek bile doğum şekline göre değişiyor. Eğer siz normal doğum düşünüyorsanız ve arkadaşınızın doktoruna gitmeyi planlıyorsanız ‘O doktor normal doğum yaptırmıyor, sezaryende iyidir' yanıtını alabiliyorsunuz. Anne adayları arasında o kadar çeşitli rivayetler dolaşıyor ki, iki günde bir kararınızı değiştirebiliyorsunuz.

Bende 8 ay boyunca hep aynı soruyla yattım, aynı soruyla kalktım. ‘Doğumum nasıl olmalı?' 35 yaşını aşmış çoğunluk olarak evde bir ebe yardımıyla doğmuş olduğumuzu unuturuz. Tam teşekküllü bir hastanede başımıza gelebilecek en kötü senaryonun kurgusunu yaparız. Kötü senaryo her hafta, hatta her gün değişir. Bir gün normal doğumda çocuğun nefes alamadığını düşünerek evham yaparız, başka bir gün sezaryende narkoz nedeniyle bir daha uyanamayacağımıza kendimizi inandırırız. Bu kuruntulara bir de hamilelik depresyonunu eklediğinizde evde şenlik var demektir.

Hamileliğimin ilk 6 ayında normal doğumu düşünüyordum. Karnım büyüdükçe cesaretim de kırılıyordu. Normal mi, sezaryen mi derken 8 ayın sonuna geldik. Bir kış günü, cuma sabahı (annem resmi bir kurumda çalıştığı için hep doğumumun hafta sonuna denk gelmesini istemişti) doğum sancım başladı. Sanki daha önce üç beş tane doğum yapmış gibi bende bir sakinlik, sormayın gitsin. Kahvaltımı yapıp hastaneye gittim. Bir iki saat sonra artan sancılar inanılmazdı. Hele son iki saati yeniden düşünmek bile hala bana korkunç geliyor. Normal doğum gerçekten zor bir süreç. Ağrı eşiği çok yüksek biri olmama rağmen son yarım saatte doktorumdan beni öldürmesini bile istedim. Ben ölümü düşünürken annemi gülme krizi tuttu. Çünkü o bana normal doğumun kolay olmadığını söylemişti. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Nehir sancıların başlamasından dört saat sonra dünyaya geldi.

Bir daha mı?
Doktoruma göre ben ‘şiir gibi bir doğum' yapmıştım. Bana göre ise bir daha asla yaşamak istemediğim ‘bir kâbustu.' Doğum anı ise inanılmazdı... Bebeğimin ağlama sesiyle birlikte benim için yeni bir yaşam başladı. Doğumdan bir iki saat sonra ziyaretçileri karşıladım, oturabildim, bebeğimle ilgilendim. Yani hayatla bağım kopmadı.

Bebeklerini sezaryenle dünyaya getiren arkadaşlarımın da yanındaydım. Narkozdan uyanma sürecinde sadece ağrılarını düşünüyorlardı. Bebeklerini kucaklarına almaları, emzirmeleri daha uzun bir zamanda gerçekleşiyordu. İlk bir hafta yardım almaları kaçınılmazdı.

Normal doğumda ağrıyı önce, sezaryende sonra yaşıyorsunuz. Son yıllarda sezaryenler randevulu yapıldığından büyük sürprizler yaşanmıyor. Bavulunuzu alıp, tatile gider gibi bebeğinizle kucaklaşmaya gidiyorsunuz. Diğerinde gece ya da gündüz doğum kesesinin yırtılmasıyla doğumun sıcak nefesini ensenizde hissediyorsunuz.

İlk sezaryen 4 asır önce!
Hamileyseniz ve etrafınıza ‘hangi doğum şekli' diye soruyorsanız, bu sorunun yanıtını yine kendiniz verebilirsiniz. Bugün bana soranlara normal doğumun zorluğunu anlatıyorum. Ama güzel taraflarını da söylüyorum. Sezaryenla doğum yapan arkadaşlarım ise ‘Birkaç saatlik ağrıya dayanmayı, bebeğimi doğum anında görmeyi isterdim' diyorlar. Yani normal doğum yapanlar sezaryenı, sezaryenla doğuranlar normal doğumun ne olduğunu merak ediyor.

Canlı bir hastada ilk sezaryen 1610 yılında yapılmış. İlk başarılı sezaryen ameliyatı ise 1794 yılında Amerika'da gerçekleştirilmiş. Son yıllarda sezaryen ile doğum sayısında büyük bir artış var. Bunun nedeni anne adaylarının normal doğumdan korkmaları. Kadın-doğum uzmanları belki bana kızacaklar ama bazıları, gecenin bir yarısı doğumhanede birkaç saat geçirmemek için sezaryenı tercih ediyor. Sezaryen sayısının yüksek olmasında bu etkenin de rolü olduğunu düşünüyorum. Bir bebek bekliyorsanız şu cümleyi unutmayın; Doğum sancılarının belli bir amacı vardır. Her sancı sizi bebeğinize biraz daha yaklaştırır.

Doğum şekli kararını neye göre vermeli?

Başlangıçta bir özellik yoksa doğum, normal doğum olarak planlanmalı

Eğer gebelik sırasında veya son dönemde bir problem ortaya çıkarsa sezaryene dönülmeli

Yani başlangıçta özel bir durum yoksa anne adayları kendini şartlamamalı

Anne adayı psikolojik veya zihinsel olarak normal doğumu tolare edemeyecekse sezaryen düşünülür

Gebelik sırasında gelişen tansiyon problemlerinde sezaryen yapılır

Anne adayları doğum sancısından korkuyorsa çeşitli tekniklerle ağrısız doğum yapabilir

Ancak ağrısız doğum yönteminin yapılacağı hastane ve doktor iyi seçilmeli

Normal doğumda anne-bebek arasında duygusal temas daha kısa sürede ve güçlü başlar

Sezaryenin en önemli avantajı bebek açısından riskleri en aza indirmesidir

Buna karşılık sezaryen ile doğum, anne açısından normal doğuma kıyasla daha problemlidir.
 

gipsy

Member
Anne adayları 9 ay boyunca aynı sorunun yanıtını ararlar; ‘Doğumum nasıl olacak?' İlk sezaryenin üzerinden tam 4 asır geçti. Geçen süre içinde doğum şekilleri çeşitlendi; Normal, sezaryen, ağrılı, ağrısız, acılı, acısız...

Tecrübeli annelere ‘Hamile kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren kafanızı en fazla meşgul eden konu neydi?' diye sorsam çoğunluk ‘doğumun nasıl gerçekleşeceği konusuydu' yanıtını verir. Hele anne adayının karnı biraz büyümeye başlamışsa ve doğacak bebeğin cinsiyeti de belli olmuşsa en çok bu sorunun yanıtı için kafa yorulur. Artık doğum yapılacak hastaneyi ve doktoru belirlemek bile doğum şekline göre değişiyor. Eğer siz normal doğum düşünüyorsanız ve arkadaşınızın doktoruna gitmeyi planlıyorsanız ‘O doktor normal doğum yaptırmıyor, sezaryende iyidir' yanıtını alabiliyorsunuz. Anne adayları arasında o kadar çeşitli rivayetler dolaşıyor ki, iki günde bir kararınızı değiştirebiliyorsunuz.

Bende 8 ay boyunca hep aynı soruyla yattım, aynı soruyla kalktım. ‘Doğumum nasıl olmalı?' 35 yaşını aşmış çoğunluk olarak evde bir ebe yardımıyla doğmuş olduğumuzu unuturuz. Tam teşekküllü bir hastanede başımıza gelebilecek en kötü senaryonun kurgusunu yaparız. Kötü senaryo her hafta, hatta her gün değişir. Bir gün normal doğumda çocuğun nefes alamadığını düşünerek evham yaparız, başka bir gün sezaryende narkoz nedeniyle bir daha uyanamayacağımıza kendimizi inandırırız. Bu kuruntulara bir de hamilelik depresyonunu eklediğinizde evde şenlik var demektir.

Hamileliğimin ilk 6 ayında normal doğumu düşünüyordum. Karnım büyüdükçe cesaretim de kırılıyordu. Normal mi, sezaryen mi derken 8 ayın sonuna geldik. Bir kış günü, cuma sabahı (annem resmi bir kurumda çalıştığı için hep doğumumun hafta sonuna denk gelmesini istemişti) doğum sancım başladı. Sanki daha önce üç beş tane doğum yapmış gibi bende bir sakinlik, sormayın gitsin. Kahvaltımı yapıp hastaneye gittim. Bir iki saat sonra artan sancılar inanılmazdı. Hele son iki saati yeniden düşünmek bile hala bana korkunç geliyor. Normal doğum gerçekten zor bir süreç. Ağrı eşiği çok yüksek biri olmama rağmen son yarım saatte doktorumdan beni öldürmesini bile istedim. Ben ölümü düşünürken annemi gülme krizi tuttu. Çünkü o bana normal doğumun kolay olmadığını söylemişti. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Nehir sancıların başlamasından dört saat sonra dünyaya geldi.

Bir daha mı?
Doktoruma göre ben ‘şiir gibi bir doğum' yapmıştım. Bana göre ise bir daha asla yaşamak istemediğim ‘bir kâbustu.' Doğum anı ise inanılmazdı... Bebeğimin ağlama sesiyle birlikte benim için yeni bir yaşam başladı. Doğumdan bir iki saat sonra ziyaretçileri karşıladım, oturabildim, bebeğimle ilgilendim. Yani hayatla bağım kopmadı.

Bebeklerini sezaryenle dünyaya getiren arkadaşlarımın da yanındaydım. Narkozdan uyanma sürecinde sadece ağrılarını düşünüyorlardı. Bebeklerini kucaklarına almaları, emzirmeleri daha uzun bir zamanda gerçekleşiyordu. İlk bir hafta yardım almaları kaçınılmazdı.

Normal doğumda ağrıyı önce, sezaryende sonra yaşıyorsunuz. Son yıllarda sezaryenler randevulu yapıldığından büyük sürprizler yaşanmıyor. Bavulunuzu alıp, tatile gider gibi bebeğinizle kucaklaşmaya gidiyorsunuz. Diğerinde gece ya da gündüz doğum kesesinin yırtılmasıyla doğumun sıcak nefesini ensenizde hissediyorsunuz.

İlk sezaryen 4 asır önce!
Hamileyseniz ve etrafınıza ‘hangi doğum şekli' diye soruyorsanız, bu sorunun yanıtını yine kendiniz verebilirsiniz. Bugün bana soranlara normal doğumun zorluğunu anlatıyorum. Ama güzel taraflarını da söylüyorum. Sezaryenla doğum yapan arkadaşlarım ise ‘Birkaç saatlik ağrıya dayanmayı, bebeğimi doğum anında görmeyi isterdim' diyorlar. Yani normal doğum yapanlar sezaryenı, sezaryenla doğuranlar normal doğumun ne olduğunu merak ediyor.

Canlı bir hastada ilk sezaryen 1610 yılında yapılmış. İlk başarılı sezaryen ameliyatı ise 1794 yılında Amerika'da gerçekleştirilmiş. Son yıllarda sezaryen ile doğum sayısında büyük bir artış var. Bunun nedeni anne adaylarının normal doğumdan korkmaları. Kadın-doğum uzmanları belki bana kızacaklar ama bazıları, gecenin bir yarısı doğumhanede birkaç saat geçirmemek için sezaryenı tercih ediyor. Sezaryen sayısının yüksek olmasında bu etkenin de rolü olduğunu düşünüyorum. Bir bebek bekliyorsanız şu cümleyi unutmayın; Doğum sancılarının belli bir amacı vardır. Her sancı sizi bebeğinize biraz daha yaklaştırır.

Doğum şekli kararını neye göre vermeli?

Başlangıçta bir özellik yoksa doğum, normal doğum olarak planlanmalı

Eğer gebelik sırasında veya son dönemde bir problem ortaya çıkarsa sezaryene dönülmeli

Yani başlangıçta özel bir durum yoksa anne adayları kendini şartlamamalı

Anne adayı psikolojik veya zihinsel olarak normal doğumu tolare edemeyecekse sezaryen düşünülür

Gebelik sırasında gelişen tansiyon problemlerinde sezaryen yapılır

Anne adayları doğum sancısından korkuyorsa çeşitli tekniklerle ağrısız doğum yapabilir

Ancak ağrısız doğum yönteminin yapılacağı hastane ve doktor iyi seçilmeli

Normal doğumda anne-bebek arasında duygusal temas daha kısa sürede ve güçlü başlar

Sezaryenin en önemli avantajı bebek açısından riskleri en aza indirmesidir

Buna karşılık sezaryen ile doğum, anne açısından normal doğuma kıyasla daha problemlidir.
En iyisi normal doğum. Sezaryen özel hastanelerin para tuzağı. O yüzden dogumunuzu siz siz olun kendi sağlığınız için normal ve doğal yollarla yapmaya çalışın derim hanımlar
 
Üst