Aşk, genellikle güzellik ve mutlulukla özdeşleştirilir, ancak bazen aşkın rotası karmaşık yollarla dolu olabilir. Yasak aşklar, toplumun kabul etmediği ya da çeşitli sebeplerle engellenmiş ilişkilerdir. Ancak gönül ferman dinlemiyor, aşk kapıya dayanınca önünde kimseler duramıyor. Siz bile... Ben de kendimle çok savaştım, çok çatıştım hayır olmaz dedim, kendime yakıştıramadım. Ancak oldu
Bugün buraya, içimde taşıdığım ağırlığı dökmek ve belki de yabancı bir kulağa anlatmak için yazıyorum. Adımı duymanızın bir önemi yok, çünkü bu satırları yazarken ben, bir yasak aşkın içinde kaybolmuş bir kadınım. Kalbim, bu yasak duyguların kollarında çırpınıp duruyor, ve bu çatışma içinde kaybolmuş bir yolcu olarak hissettim kendimi.
Belki de bu yazı, beni anlamış ya da anlamak isteyen birine bir kapı aralayacak. Yoksa sadece içimi dökmek için değil, aynı zamanda yaşadığım karmaşıklığı anlamak adına da yazıyorum. Evet, bir yasak aşkın tuzaklarında kaybolmuş bir kadın olarak, içimde duyduğum çığlık sadece kelimelerde bulunabilir.
Bir zamanlar sadece masal kitaplarında okuduğumuz, yasak meyvenin tadı burukmuş derlerdi ya, işte o burukluk şu an içimi kemiriyor. İki dünyanın kesiştiği, asla birleşmemesi gereken yolların kavuştuğu bir noktadayım. Sessiz çığlıklar atıyorum, ama kimse duymuyor gibi. İşte bu yasak aşkın içinde, kendimi bir suçlu gibi hissetmeye başladım.
Duygularım, bir yanda tutku dolu bir aşkın hazzını yaşarken, diğer yanda içsel bir savaşın parçası oluyor. Her geçen gün, yasak aşkın yasaklığını daha da hissediyorum. İçimde büyüyen bu his, zamanla bir suçlu gibi hissetmeme neden oluyor. Toplumun bana bakışını düşündükçe, içsel bir suçluluk duygusu beni sarhoş ediyor.
Belki de bu satırları yazarken bir çözüm arıyorum. Belki de bir yerlerde benimle aynı duyguları paylaşan birinin bu satırları okuyup, "Evet, ben de aynısını yaşıyorum" demesi için yazıyorum. Ama bilinçaltımda, yasak bir aşkın getirdiği suçluluk duygusu var. İnsanlar etiketlemeyi severler, ve ben etiketlenmekten korkuyorum.
Yasak bir aşkın içinde kaybolmak, tutkunun yanı sıra birçok karmaşık duyguyu da beraberinde getiriyor. Her anınızı paylaştığınız kişi, bir anda yasak bir hal alıyor, ve bu durum, duygusal bir labirentin içinde kaybolmuşçasına hissettiriyor. Ama unutamıyorum, hissettiğim aşkı, bu yasaklar arasında bile güçlü ve gerçek.
Burada, yasak aşkın içinde kaybolmuş bir kadın olarak, sadece duygularımı ifade etmek istedim. Sessiz çığlıklarımın bir yankı bulmasını umuyorum. Belki de bir gün, yasaklar ortadan kalkar ve bu çığlık, özgürce yankılanır. Ama şu an, benimle aynı duyguları paylaşan birini bulana kadar, bu yasak aşkın içindeki duygusal labirentte kaybolmaya devam edeceğim.
Siz böyle bir durumda kaldınız mı? Aşk yalanı sever biliyorum, o yüzden kendimi kandırmak istemiyorum. Yasak aşk yaşayan erkekler hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce boşanırlar mı? Başından böyle bir tecrübe geçen varsa ne olur neler yaşadığını paylaşsın.
Bu bir yasak aşk yaşayanların hikayesi
"Bazen yasak, aşkın en güçlü bahçesini sulayan yağmurdur." İşte bu bahçede yer alan birçok kadının hikayesi var. Yasak aşk yaşayan kadınlar, toplumun gözlerinden uzakta, gizli duygularını yaşama çabasındadırlar. Ancak bu süreçte yaşadıkları içsel çatışmalar ve duygusal iniş çıkışlar, onları derin bir yolculuğa sürükler.Bugün buraya, içimde taşıdığım ağırlığı dökmek ve belki de yabancı bir kulağa anlatmak için yazıyorum. Adımı duymanızın bir önemi yok, çünkü bu satırları yazarken ben, bir yasak aşkın içinde kaybolmuş bir kadınım. Kalbim, bu yasak duyguların kollarında çırpınıp duruyor, ve bu çatışma içinde kaybolmuş bir yolcu olarak hissettim kendimi.
Belki de bu yazı, beni anlamış ya da anlamak isteyen birine bir kapı aralayacak. Yoksa sadece içimi dökmek için değil, aynı zamanda yaşadığım karmaşıklığı anlamak adına da yazıyorum. Evet, bir yasak aşkın tuzaklarında kaybolmuş bir kadın olarak, içimde duyduğum çığlık sadece kelimelerde bulunabilir.
Bir zamanlar sadece masal kitaplarında okuduğumuz, yasak meyvenin tadı burukmuş derlerdi ya, işte o burukluk şu an içimi kemiriyor. İki dünyanın kesiştiği, asla birleşmemesi gereken yolların kavuştuğu bir noktadayım. Sessiz çığlıklar atıyorum, ama kimse duymuyor gibi. İşte bu yasak aşkın içinde, kendimi bir suçlu gibi hissetmeye başladım.
Duygularım, bir yanda tutku dolu bir aşkın hazzını yaşarken, diğer yanda içsel bir savaşın parçası oluyor. Her geçen gün, yasak aşkın yasaklığını daha da hissediyorum. İçimde büyüyen bu his, zamanla bir suçlu gibi hissetmeme neden oluyor. Toplumun bana bakışını düşündükçe, içsel bir suçluluk duygusu beni sarhoş ediyor.
Belki de bu satırları yazarken bir çözüm arıyorum. Belki de bir yerlerde benimle aynı duyguları paylaşan birinin bu satırları okuyup, "Evet, ben de aynısını yaşıyorum" demesi için yazıyorum. Ama bilinçaltımda, yasak bir aşkın getirdiği suçluluk duygusu var. İnsanlar etiketlemeyi severler, ve ben etiketlenmekten korkuyorum.
Yasak bir aşkın içinde kaybolmak, tutkunun yanı sıra birçok karmaşık duyguyu da beraberinde getiriyor. Her anınızı paylaştığınız kişi, bir anda yasak bir hal alıyor, ve bu durum, duygusal bir labirentin içinde kaybolmuşçasına hissettiriyor. Ama unutamıyorum, hissettiğim aşkı, bu yasaklar arasında bile güçlü ve gerçek.
Burada, yasak aşkın içinde kaybolmuş bir kadın olarak, sadece duygularımı ifade etmek istedim. Sessiz çığlıklarımın bir yankı bulmasını umuyorum. Belki de bir gün, yasaklar ortadan kalkar ve bu çığlık, özgürce yankılanır. Ama şu an, benimle aynı duyguları paylaşan birini bulana kadar, bu yasak aşkın içindeki duygusal labirentte kaybolmaya devam edeceğim.
Siz böyle bir durumda kaldınız mı? Aşk yalanı sever biliyorum, o yüzden kendimi kandırmak istemiyorum. Yasak aşk yaşayan erkekler hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce boşanırlar mı? Başından böyle bir tecrübe geçen varsa ne olur neler yaşadığını paylaşsın.